Başta balık olmak üzere, su ürünleri, hayvansal protein kaynaklarından birisi olarak insan beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Su ürünleri sektörü gerek yaratılan katma değer ve istihdam, gerekse dış ticaretteki yeri açısından özellikle bazı gelişmiş ülkelerde önemli iktisadi faaliyet kollarından birisini oluşturmaktadır. Sahip olduğu kaynaklara ve potansiyele rağmen, dünya balık ve diğer su ürünleri üretim, tüketim ve dış ticaretinde Türkiye’nin yeri ne yazık ki, önemsizdir. FAO verilerine göre dünya su ürünleri üretimi 1990 yılında 99 milyon tonun biraz üzerindeyken, 2000 yılında 130 milyon tona yükselmiştir. Bunun yaklaşık % 23,2’si (30,2 milyon ton) tatlı su balıkçılığından, kalanı (100,2 milyon ton) ise denizden sağlanmıştır. Doksanlı yıllarda su ürünleri üretimindeki en büyük artış kültür balıkçılığında sağlanmıştır. 1990’da 13,13 milyon ton olan kültür balıkçılığı üretimi, iki kattan fazla bir artışla 2000’de 35,6 milyon tona yükselmiştir. Aynı dönemde dünya avcılık üretimi ise %25, 4’lük bir artışla 65,88 milyon tondan 94,8 milyon tona çıkabilmiştir.
Türkiye’nin toplam su ürünleri üretimi 2001 yılında 465,1 bin tonu deniz, 43,3 bin tonu tatlı su, 67,2 bin tonu kültür, 19,2 bin tonu ise diğer su ürünleri olmak üzere 594,9 bin ton civarındadır. Türkiye’nin balıkçılık üretimi dünya üretiminin binde 4’üne karşılık gelmektedir ve ihmal edilebilecek bir düzeydedir. Benzer şekilde, su ürünleri tüketiminde de Türkiye’nin dünyadaki konumu hiç de parlak değildir. 2000 yılı itibariyle, dünyada 130 milyon tonluk dünya üretiminin yaklaşık 100 milyon tonunun gıda olarak tüketildiği ve kişi başına ortalama su ürünü tüketiminin 16 kg’a yükseldiği tahmin edilmektedir. Su ürünlerinin gıda tüketimindeki payı hızla yükselmektedir. Dünyada 1960-2000 döneminde doğrudan gıda olarak kullanılan balıkçılık ürünleri miktarı yaklaşık üç katlık bir artışla 27 milyon tondan 100 milyon tona yükselmiştir. Türkiye’de ise kişi başına su ürünleri tüketimi büyük dalgalanmalar göstermekle birlikte, 1988-2000 döneminde ortalama yıllık 7,5 kg olduğu tahmin edilmektedir. Başka bir deyişle, kişi başına su ürünleri tüketimi Türkiye’de dünya ortalamasının yarısının da altındadır.
Dünya su ürünleri ticaretinde Türkiye’nin payı üretim ve tüketimdekinden de daha geri olup, binde 2 civarındadır. Üretim, tüketim ve dış ticaret rakamları açıkça göstermektedir ki, Türkiye su ürünleri sektörü dünya ortalamasının bile çok gerisinde kalmıştır.
Proje, Türk deniz su ürünleri avcılık sektörünün hem arz (üretim) hem de talep tarafındaki sorunlarına ışık tutarak sektörün geliştirilmesi çabalarına önemli bir katkıda bulunabilecektir.
Bu çalışma su ürünleri avcıları ile ilgili sosyo-ekonomik veri eksikliğini gidermeyi amaçlamaktadır. Ayrıca piyasanın işleyiş şekilleri tespit edilerek daha sonra AB’ye uyum için gerekli düzenlemelere temel olacak bilgilere ulaşılacaktır.
Avcılar ve gelir seviyeleri ile ilgili veriler ile sektöre yönelik devlet müdahalelerinin olası etkilerinin saptanması için gerekli zemin oluşturulacaktır. Balıkçılık yapılan bölgelerde gelir dağılımının iyileştirilmesi, bölgesel dengesizliklerin azaltılması ve alternatif istihdam alanları yaratılması amaçlarına ciddi katkı sağlayabilecektir.
|