PAMUK ÜRETİM TEKNOLOJİSİ VE TARIMSAL EKOSİSTEME ETKİSİ

 

                                                                                                   Tayyar KAYA *

               

 

 

 

 

 

 

ÖZET

 

Pamuk tarımı zor uzun bir işlemler zinciridir. Yetiştirme Tekniklerini zamanında yerine getirmek gerekmektedir. İşlemlerden birindeki hata, telafisi mümkün olmayan milli bir kayıp olarak önümüze çıkmaktadır. Hava şartları, canlı cansız materyal ve üstü açık mekandaki faaliyetlerin zaten ideal olduğu söylenemez. Buna rağmen araştırıcılar, üreticiler pamuk verim ve kalitesini arzu edilen standartlara yükseltmişlerdir. Üretim Teknolojisinde  tarla, traktör, römork, mibzer, pulluk gibi 12’ye yakın alet makina kullanıldığından, üreticiler, tarım alet makinalarını işletme talimatına uygun şekilde kullanmalıdırlar. Hastalık ve zararlılarla mücadelede rotasyon ve ekonomik mücadele eşiği kavramına uyulmalı, hassas toprak işleme yöntemi, geleneksel toprak işleme yöntemine göre 9.47 erkencilik, girdilerde %32.68  avantaj sağladığından üreticilerimize ısrarla tavsiye edilmelidir. Araştırmalarla fiğ bitkisiyle yeşil gübreleme yapıldığında hem 5 kg/da saf azot eksik kullanılabileceği (24 kg amonyum sülfat) hem de ortalama %12 verim artışı sağladığından bu uygulamanın pamuk tarımında yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Ülkemizde petrolden sonra en fazla dövizin gübre ve ham maddelerinin dış alımında kullanıldığı unutulmamalıdır. Bu nedenlerle pamuk bitkisinin besin maddesi ihtiyaçlarının bir kısmının organik gübrelerle sağlanılması, toprak ıslahı, verimlilik, çevre kirlenmesi ve sonuçta insan sağlığı ile ülke ekonomisi bakımından çok önemlidir. Diğer taraftan, yeşil gübrelerin toprak üstü kısmının hayvan beslemesinde kullanılması yem açığı önemli boyutlarda olan ülkemizde hayvancılığımızın gelişmesi bakımından da önemlidir.  Pamuk hasadında içine kütlü pamuk konulan önlük veya bohçalar sentetik malzemeden değil pamuklu kumaştan olmalı ve hemen yaygınlaştırılmalıdır. Bu işlem tekstilcilerimizin işini kolaylaştıracak kayıplarını azaltacaktır.

 

 

 

 

 

 

* Ziraat Yüksek Mühendisi, Pamuk Araştırma Enstitüsü-NAZİLli

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1-GİRİŞ.

 

Dünya nüfusu ve yaşam standartının artması, gıda maddeleriyle birlikte pamuğunda önemini her geçen gün artırmaktadır. Son 25 yılda pamuk lifi tüketimi %50 artarak 19 milyon tona ulaşmıştır. Dünya pamuk lifi üretiminin bu miktarda gerçekleşmesi, ekim alanlarının sınırlı olması ve pamuk lifi tüketiminin sürekli artması yakın gelecekte pamuk lifi açığının ortaya çıkacağını göstermektedir. 1992-1998 yılı ortalamasına göre Dünya ülkelerinin pamuk ekim alanı 33.104.000 hektar, lif üretimi ise 19.312.000 ton’dur. Dünya lif üretiminin %76’sı Türkiye dahil 7 ülke tarafından, geri kalan %24 ise diğer pamuk üreticisi ülkeler tarafından sağlanmaktadır. Ülkemiz ekiliş alanı bakımından 7. sıradadır ve Dünya lif üretiminde %3.6’lık paya sahiptir. Ülkemiz ideal pamuk kuşağının sınırında yer almasına rağmen 320.000 hektar üzerinde ekiliş alanına sahip ülkeler arasında lif verimi bakımından ilk sıradadır. 1999-2000 sezonu ülkemiz pamuk ekiliş, üretim ve verim durumu şöyledir. 731.362 hektar alanda ekilmiş, 2.301.223 ton kütlü üretilmiştir. Ortalama kütlü verimi 315 kg/da’dır. Lif üretimimiz 899.117 ton olmuştur. Lif verimi 1229 kg/ha olup, lif randımanı %39.1 olarak bulunmuştur. Lif bitkisi olarak yetiştirilen pamuk çiğitinden elde edilen yağ ile bitkisel yağ ihtiyacımızın önemli bir kısmını karşılamakta kapçık ve küspesi ile de hayvan beslenmesine katkıda bulunmaktadır. Pamuk, Dünyada soya fasulyesinden sonra ikinci önemli yağ kaynağıdır. Dünyada pamuk yağı üretimi yıllara bağlı olarak 3.8-4.3 milyon ton arasında değişmektedir. Ülkemiz üretimi ise 130-150 bin ton arasındadır.  Bu rakamlar bitkisel yağ üretimimizin %22-25’ini karşılamaktadır. Tarımsal ekosisteme dışarıdan gelenler kısaca gübre, zirai ilaçlar, diğer tarımsal kimyasallar, tohum, fide, akaryakıt, makine ve insan işgücü, su gibi kısaca özetlenebilir. Üretici, hasat ettiği ürüne ek olarak istenilmeyen materyali de oradan uzaklaştırma durumundadır. Dolayısıyla çapa bitkisi olan pamuk, tarımında yoğun emek (73 işgünü/ha) ve yoğun girdi kullanımı yanında 6 ay gibi bir zamana gereksinimi vardır.  Bu haliyle tarımında ve sanayinde çalışan geniş bir kitleye istihdam olanağı yaratmış olması işsizliğin sorun olduğu ülkemiz için hayati bir önem taşımaktadır. Üretilmesinde yaklaşık 1.100.000 kişiye 1 ay, tekstil ve konfeksiyon sektöründe ise 1.5-2 milyon kişiye istihdam olanağı sağlamaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2-PAMUK BİTKİSİ İKLİM İSTEKLERİ

Pamuğun Dünya’da ticari olarak yetiştirilebileceği bölgeler daha sıcak enlemlerde yoğunlaşmıştır. Kuzey yarıkürede (A.B.D.) 37, Birleşik Devletler Topluluğunda 47. kuzey Enlem’e kadar alanlarda pamuk tarımı yapılmaktadır. Güney Yarı Küre’de ise bu sınır Güney Amerika’da 30., Avustralya’da 32. güney Enlem’e kadardır. Ülkemizde pamuk tarımı 37. ve 38. kuzey Enlem’lerinde yapılmaktadır.

 

2.1. Sıcaklık

Yetiştirilmesinde 4-5 ay üniform bir sıcaklık ister. Vegetasyon süresi uzun bir üründür. Deniz seviyesinden 1.200 metreye kadar yükseklikte pamuk tarımı yapılabilmektedir. Stres koşullarından koruyan enzimler 23.5-32c° arasında çalışmaktadır. 35° den sonra enzimlerin miktarı ve etkinliği azalmaktadır.  

 

2.2. Güneş Işığı

Güneş ışığı pamuğun erken gelişme ve çiçeklenme dönemlerinde çok önemlidir. Yetersiz gün ışığı koza gelişimi ve olgunlaşmayı geciktirmektedir.

 

2.3. Yağış

Pamuk ekiminden sonra aşırı yağışlar kaymak tabakası oluşumuna neden olduğundan arzu edilmemektedir. Yağış halinde gerekli fide çıkışı sağlanamamakta ekim işlemi yenilenmektedir. Bu da zaman ve girdi israfı demektir. Yağışsız dönem, koza gelişimi, hasat işçiliği için de gereklidir. Hasatta fazla yağış pamukta kalite ve verim kaybına sebep olmakta, ürün fiyatı destekleme fiyatının altında olmaktadır.

 

2.4. Rüzgar

Ekim hazırlığında, toprağı kurutmasından dolayı arzu edilmemektedir. Mevsim rüzgarlı ise toprağı inceltme işlemi gece yapılmaktadır. Kozaların açıldığı devrede ise rüzgar, lülelerin dökülmesine, sonuçta dökülen pamukların kirlenmesine verim ve kalite kaybına neden olmaktadır.

 

3.PAMUK BİTKİSİ TOPRAK İSTEKLERİ

Pamuk bitkisi toprak isteği bakımından fazla seçici değildir. Derin profilli, organik maddece zengin, su tutma kapasitesi yüksek topraklar idealdir. Kumlu tınlı, tınlı ve drenajı iyi killi tınlı topraklar en çok tercih edilenlerdir.

 

 

3.1. Toprak Reaksiyonu (pH)

Pamuk Dünya’da geniş bir toprak reaksiyonu aralığında yetiştirilmektedir. Pamuğun optimum pH isteği 6.5-7.5 arasındadır.

 

3.2.Tuzluluk

Pamuk tuza toleranslı bitkiler grubunda yer almasına rağmen, kurak alanların alkali toprakları (özellikle sodyum tuzları) pamuk tarımına uygun değildir. Tuzluluk, yıkama ile giderilebilmektedir. Ancak drenajı iyi sağlanmalıdır.

 

3.3.Organik Madde

Organik madde, toprak verimliliğinin en önemli göstergelerinden biridir. Pamuk tarımı için organik madde miktarının %2 olması idealdir. Pamuk bitkisi 4-5 ay uniform bir sıcaklıkta yetiştirildiğinden mikrobiyal ayrışma çok hızlı olmaktadır. Bu hızlı ayrışma nedeniyle pamuk ekilen topraklar genellikle organik maddece fakir topraklardır. Artırılması için yeşil gübreleme yapılmalıdır. Bazı ülkelerde, çiftçilerin bu uygulamayı yapması yasalar ile belirlenmiştir. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünde yapılan bir araştırmada pamuk tarımında fiğ bitkisi yeşil gübre olarak uygulanmış fiğ bitkisinin tamamının toprağa verilmesi ile başlangıçtaki organik madde miktarı %20.5 fiğ bitkisinin yalnızca kökleri ile %13.5 arttığı saptanmıştır. (Şahin, Kıvılcım.1996).

 

 

 

4. ROTASYON (Ekim Nöbeti)

Toprak verimliliğinin sürekliliğini koruyabilmek için rotasyon önemlidir. Sürekli pamuk tarımı, toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısında bozulmalara, artan hastalık ve zararlılar nedeniyle ürün kayıplarına neden olmaktadır. Bunun örneği yakın zamanda Çukurova Bölgesinde görülmüştür. Rotasyon yapılırken arazinin ve ekilecek ürün çeşitlerinin özellikleri iyi bilinmelidir. Kışın, su baskını gören yerler için farklı rotasyon sistemleri önerilmelidir.

1 yıl buğday-3 yıl pamuk bitkisi rotasyon sisteminde  buğdaydan sonra ekilen pamukta ürün artışı yanı sıra, zararlı ve yabancı ot populasyonunda da azalma görülmüştür. Devamlı pamuk ekildiğinde %49 oranında solgunluk hastalığı görüldüğü halde, buğdaydan sonra ekilen pamukta bu oran %6’ya düşmüştür. Pamuk tarımında uygulanan yaygın rotasyon sistemi 2-3 yıl pamuk ekiminden sonra arpa veya buğday + 2. mahsül mısır tarımıdır. Ekilen bitkilerin Pazar durumu ve getirisinden sonra sistem kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

 

5. PAMUK BİTKİSİ ÜRETİM TEKNOLOJİSİ

Pamuk tarımında başlıca amaç, birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün almaktır. Birim alandan alınacak ürün miktarını ve kalitesini çeşidin genetik potansiyeli, çevre koşulları ve yetiştirme tekniği uygulamaları belirler. Pamuk yetiştirme tekniği konusunda Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünde ve diğer araştırma kuruluşlarında bir çok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucunda yetiştirme tekniğinin esasları tam olarak belirlenmiştir.

 

5.1. Tarlanın Ekime Hazırlanması

Ekonomik bir pamuk tarımı için,  uygun bir toprak hazırlığı yapmak gerekli koşullardan biridir. İyi bir toprak hazırlığı ile tohum çimlenmesi ve kök gelişimi için gerekli ortam sağlanmaktadır.

 

5.1.1. Sonbahar Hazırlığı

Bitki artıklarının tekrar toprağa verilmesi, toprağın organik madde miktarının muhafazası, verimliliğinin artması ve fiziksel özelliklerinin iyileştirilmesi bakımından gereklidir. Böylece yalnızca lif ve çiğit ile topraktan besin maddesi uzaklaşmış olmaktadır.

           

5.1.1.1. Tarla Temizliği

Ön bitki kalıntılarının parçalanarak toprak altına alınmasıyla sağlanır.

 

5.1.1.2. Tesviye

Kültürel işlemlerin sağlıklı yapılabilmesi için tesviye ve muhafazası çok önemlidir. Yaz ve Sonbahar mevsimleri tesviye için en uygun zamanlardır. Tesviye işleminin projelendirilerek yapılması tavsiye edilmektedir.

 

 

5.1.1.3. Dip Kazan (Subsoiler)

Arazilerin her yıl aynı derinlikte işlenmesi ve yoğun tarla trafiği sonucu toprak sıkışıklığı artmakta belirli bir derinliğin altında “Pulluk Tabanı” denilen sert bir tabaka oluşmaktadır. Pamuk bitkisinin etkin kök derinliğinin 0-90 cm. olduğu, su ve besin maddelerinin 0-180 cm. arasındaki toprak tabakasından aldığı düşünülürse sert tabakanın önemi daha iyi anlaşılır. Bu sert tabakanın 3-4 yılda bir 90 x 90 aralıklarla birbirine dik istikametlerde iki kere dip kazan çekilmesi kafi gelmektedir (Emiroğlu ve Gürel.1997).

 

5.1.1.4. Sonbahar Toprak İşlemesi

Sonbahar işlemesi tavında yapılmalıdır. Çok kuru ve yaş sürülen topraklar iyi parçalanmaz. Killi toprakların işlenmesinde daha dikkatli olunmalıdır. Fiğ bitkisi ile topraktaki organik maddeyi artırmak ve  azot bakımından da zenginleştirmek isteniyorsa;

 

5.1.1.4.1. Yeşil Gübrenin Pamuk Bitkisinin Son Suyundan Önce Ekilmesi

10-12 kg fiğ tohumu serpme olarak ekilir. Ege Bölgesinde Eylül ortasına rastlamaktadır. (Resim-1)

 

5.1.1.4.2. Yeşil Gübrenin Pamuk Bitkisinin Sonbahar Hazırlığı Esnasında Ekilmesi

Toprak inceltilerek serpme veya mibzerle ekilir 10-12 kg./da tohum yeterlidir. Erken ekim avantaj olduğundan. Kasım ayı içinde gerçekleştirilmelidir. Fiğ bitkisinin toprak üstü kısmının hayvan beslenmesinde kullanılması mümkündür. Fiğ bitkisi, tutunacak bitki bulamadığında, yatmakta, toprağa değen kısımları kararmakta dolayısıyla yemin görünüş ve kalitesi bozulmaktadır. Yem olarak kullanılması halinde bitki 20-25 cm boyda iken %0.002 Sodyum ortonitrofenolat, 0.03 Sodyum paranitrofenolat, sodyum 5 nitroguaiacolate den 50 cc/da preparat pülverize etmekle yatma önlenebilmektedir. Fiğ bitkisinin toprak üstü kısmının toprağa verilmemesi halinde toprağa kazandırdığı saf azot 2 kg/da olmaktadır (10 kg Amonyum sülfat %21’lik) (Resim 2-3).

 

Yeşil Gübrenin Sağladığı Azot Tasarrufu

(%21’lik Amonyum sülfat)

 

 

 

Tamamı Toprağa

Üstü Yem Olarak

 

Ekiliş (ha)

Karıştırılırsa (Ton)

Kullanılırsa (Ton)

Hatay

52.990

13.000

5.300

 

(%50)     26.495

6.500

2.600

Türkiye

731.362

175.000

73.000

 

(%50)   365.681

87.500

36.500

 

1999-2000 sezonu Türkiye Pamuk Ekilişi (Anonim,2000).

 

 

Fiğ Bitkisinin Ot Verimi

 

 

Yaş Ot

Kuru Ot

 

Ekiliş (ha)

(Ton)

(Ton)

Hatay

52.990

1.600.000

340.000

 

(%50)    26.495

800.000

170.000

Türkiye

731.362

22.000.000

4.700.000

 

(%50)  365.681

11.000.000

2.350.000

 

 

 

 5.1.2. İlkbahar Hazırlığı

İklim ve toprak faktörlerinin uygun olduğu zaman toprak hazırlığına başlanır.

 

5.1.2.1. Pamuk Bitkisi Son Suyundan Önce Veya Sonbahar İşlemesi Sırasında Fiğ Ekilmiş İse

Fiğ bitkisi parçalanmalı, toprak analizinde fosfor önerilmişse 5 kg./da P2 05 serpilerek fiğ ve gübrenin pulluk derinliğine verilmesi sağlanmalıdır. Toprak tavı yeterli ise toprak inceltilerek uygun doz azotlu gübre ve yabancı ot ilacı tatbik edilerek tavsiye edilen derinliğe karıştırılmalıdır. Uygun derinliğe karıştırılmayan ilaçlar etkilerini yapamamaktadırlar.

Yeşil gübreleme yapılması halinde baharda verilecek azotlu gübre ½ azaltılmalı analizde potasyum da önerilmişse uygun miktar serpilerek azotlu gübre ile birlikte toprağa karıştırılmalıdır. Tohum yatağı hazırlandıktan sonra toprak tavının kaçması söz konusu ise toprağın sürgü (Tapan) ile bastırılması sağlanmalıdır.

 

5.1.2.2. Sonbahar İşlemesi Yapılmış Fiğ Ekilmemiş Alanlar

Gübre, ilaç uygun miktar ve dozda verilerek tohum yatağı hazırlanmalıdır.

             

 

 

 

 

5.1.2.3. Yabancı Ot Mücadelesi

Yabancı otlar ışık, su ve besin maddelerinin tüketimine yol açarak kültür bitkilerine zarar verirler. Ayrıca hastalık ve zararlılara konukçuluk etmeleri, hasatı zorlaştırmaları ve kaliteyi bozmaları bu otların diğer olumsuz özellikleridir. Tohumlarıyla çoğalan yabancı otların mücadelesi kolay olmaktadır. Rizom veya yumrulu (Kanyaş Ayrık Topalak Otu gibi) yabancı otlar daha fazla mücadeleyi zorunlu kılmaktadır. Ekim öncesi ve çıkış sonrası olarak gerçekleştirilen yabancı ot kontrolü ilaçlı ve mekanik yollarla yapılmaktadır. (Emiroğlu ve Gürel, 1997; Öziş, 1997)

Pamuk alanlarında sorun olan yabancı otlar olarak, Kırmızı köklü horoz kuyruğu (Amaranthus retroflexus), Deve dikeni (Alhagi camelorum), Sirken (Chenopodium album), Bambul otu (Chrozophora tinctoria), Tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis), Köpek dişi ayrığı (Cynodon dactylon), Topalak (Cyperus rotundus), Şeytan elması (Datura stramonium), Çatal otu (Digitaria sanguinalis), Darıcan (Echinochloa crusgalli), Kargı (Phragmites communis), Semiz otu (Portulaca oleracea), Soda otu (Salsola kali), Yapışkan otu (Setaria verticillata), Köpek üzümü (Solanum nigrum), Kanyaş (Sorghum halepense), Demir dikeni (Tribulus terrestris), Domuz pıtrağı (Xantium strumarium) sayılabilir (Demirkan, 1999).

           

 5.1.2.3.1.Çıkış Öncesi Yabancı Ot Mücadelesi

Pratikte genellikle Trifluralin aktif maddeli preparatlar kullanılmaktadır. İlave olarak topalak, domuz pıtrağı gibi yabancı otları da etkileyebilen preparatlarda piyasada mevcuttur. Etkili olabilmeleri için kullanma talimatlarına aynen uymak gerekmektedir.

 

5.1.2.3.2. Çıkış Sonrası Yabancı Ot Mücadelesi

Kimyasal ve mekanik yollarla yapılmaktadır. Yabancı otların gelişme dönemleri kimyasal mücadelede en uygun zaman olmaktadır. Kanyaş için  (fluazifop -p- butyl aktif madde) 4 cc/litre preparatı bir kere pülverize etmek kafi gelmektedir. Ayrık topalak için bu işlemi 10-15 gün ara ile iki kere yapmak gerekmektedir. Böylece pamuk bitkisi içindeki dar yapraklı yabancı otlar kurumakta çimlenemez duruma gelmektedirler.            İkinci çapadan kurtulan sulama ile çimlenen yabancı ot tohumları yazın gelişmektedirler. Pamuk ürünü miktar ve kalitesine zarar verdikleri gibi gelecek üretim sezonunda daha çok işçilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle tarladan uzaklaştırılmaları gerekmektedir. Son sulamadan sonra toprak tavlandığında yapılmakta ve  genellikle işçilik masrafı yaklaşık bir işgünü/da olmaktadır. 

           

5.2 PAMUK EKİMİ

 

5.2.1. Pamuk Tohumluğu

İyi bir verim kaliteli ve güçlü çimlenmeye sahip tohumla mümkündür. Sertifikasyon işlemi görmüş tohumlar tercih edilmelidir. Yağlık ve kaçak çiğitler verim kaybına sebep olmaktadır. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünde Delintasyon tesisi kurulması ile Delinte edilmiş pamuk tohumu kullanımı artmıştır. Üreticiler ekimde, çapada, işçilikte büyük avantajlara kavuşmuşlardır. 3-5 kg. tohum kafi gelmektedir. 3 kg. ekim normu ile, tohumda %50, 1. Çapada %28, 2. Çapada da %14 işçilik tasarrufu sağlanmaktadır. Delinte tohum havlıya göre 2 gün önce toprak yüzüne çıkmakta, ilaçlandığından da fungusit kullanmaya gerek kalmamaktadır. Ancak, toprak altı zararlıları söz konusu ise insektisitlerle ilaçlamak gerekmektedir.

 

5.2.2. Pamuk Çeşidi

Pamuk tarımında o bölge için adaptasyon yeteneği saptanmış, tescil edilmiş çeşitler ekilmelidir. Araştırma kuruluşları, bölgelerimize uygun çeşitleri ıslah ve tescil ettirmişlerdir. Örneğin Ege Bölgesi için Nazilli 84, Nazilli 87, Nazilli 143 ve Nazilli M-503 Çukurova Bölgesi için; Çukurova 1518, Sayar 314, Maraş 92 Güneydoğu Anadolu Bölgesi için; Sayar 314, Maraş 92, Çukurova 1518 ve Nazilli 87 Antalya Bölgesi için; Çukurova 1518, Nazilli 84 en uygun çeşitlerdir. Nazilli M-39 pamuk çeşidi de Maraş yöresi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi için tescil edilmiştir.

 

 

 

 

5.2.3. Ekim Zamanı 

Ekim zamanını iklim koşulları belirlemektedir. Ekim için optimum toprak sıcaklığı 18c°’dir. İyi bir stand için ekim zamanı özenle tespit edilmelidir. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünde, bazı pamuk çeşitlerinin geç ekimden ne ölçüde etkilendikleri araştırılmıştır. Ekim 31 Mayıs’ta yapıldığında 1 Mayıs’ta yapılan ekime göre Nazilli 84’te %51.5 verim kaybı olurken Nazilli 87’de kayıp %31.6 olmuştur. Ekim zamanı ile çırçır randımanı arasında müspet bir bağıntı vardır. Ve geç ekimde çırçır randımanı düşmektedir.

 

5.2.4. Ekim Yöntemi

Ülkemizde yaygın olarak kullanılan yöntem mibzerle sıraya ekimdir. Bazı bölgelerimizde kombine mibzer ve sırta ekim de yapılmaktadır. Yoğun bir toprak işlemenin yapıldığı pamuk tarımında minimum toprak işleme ancak sırta ekim’le mümkündür. Azaltılmış toprak işleme yöntemiyle %32.68 tasarruf sağlandığından tercih edilmelidir. Ayrıca bu işleme yöntemiyle daha erken ekim ve hasatta %9.47 erkencilik sağlanmaktadır (Yalçın., Uçucu.1999).

 

5.2.5. Kullanılacak Tohum Miktarı

6-7 kg./da havlı,3-3.5 kg./da delinte tohum kafi gelmektedir. Killi topraklarda tohum miktarını artırmak gerekmektedir. Mibzerin norm’u önceden tespit edilmelidir. 3 kg/da delinte tohumla ekim yapıldığında dekarda 27.000-30.000  bitki bulunmaktadır. Pnömatik mibzerle uygun zamanda 1.9 kg./da tohumla ekim yapıldığında  iyi bir stand ve gelişme sağlanmıştır.

 

5.2.6. Ekim Derinliği

Ekim derinliği, ekim zamanına, toprak yapısına, tav durumuna ve toprak sıcaklığına göre değişmektedir. İdeal derinlik 2-4 cm. arasındadır. Pamuk tohumunun sabitleşen neme bırakılması esas olmalı ve tohumun bu neme sıkıştırılması sağlanmadır.

 

5.2.7. Ekim Sıklığı

Ekim sıklığı, pamuk çeşidinin morfolojik özelliklerine, toprağın verimliliğine ve ekim zamanına göre değişir. Çeşitlerin ekim sıklıkları denemelerle tespit edilmiştir. Araştırmalar genelde değerlendirildiğinde sıra arası 70 cm. sıra üzerinin 20 cm. olmasının uygun olduğu ortaya çıkmıştır (7.142bitki/da).

 

 

5.3. BAKIM İŞLERİ

5.3.1.Kaymak Kırma

Ekimden sonra ki yağışlar, kaymak tabakası oluştururlar. Fide çıkmamış ise çıkışı zorlaştırdığından, fide çıkmış ise bitkiyi sıktığından kaymak tabakası kırılmalıdır. Killi topraklarda kaymak tabakası çok iyi parçalanmamış ise 1. çapada fideler telef olmakta iş gücü kaybı artmaktadır.

 

5.3.2. Çapalama

Ekimden 20-25 gün sonra 1. el çapası yapılmaktadır.(Resim-4) Sıra arası bitkilere 5-10 cm kalacak şekilde işlenir. 1. el çapası ve makine ile yabancı otlar imha edilir. Kapilarite bozulur, pamuk fideleri sıra üzerinde tek tek kalacak şekilde seyreltilir.(Resim-5) 1. el çapasında genellikle 2 işgünü/da gerekmektedir. Bitkilerin gelişme durumuna göre 1. El çapasından 20-25 gün sonra 2. El çapası gerçekleştirilir. Bitkiler sıra üzerinde 20-25 cm kalacak şekilde seyreltilir. 2. El çapasında 1 işgünü/da  gerekmektedir.

 

5.3.3Hastalık ve Zararlılarla Mücadele

Pamuk tarımında  tarımsal savaş programı uygulayarak maliyetin düşürülmesi büyük önem taşımaktadır. Entegre mücadele yöntemi olarak adlandırılan bu mücadele biçiminde uygun ekim zamanı ve sıklığı, uygun sulama aralığı, uygun gübreleme, ekim nöbeti hastalık ve zararlılara dayanıklı uygun çeşitlerin ekimi gibi kültürel önlemlerin yanı sıra ilaçlı mücadeledeki ilaçlama zamanının doğru olarak saptanması ekonomik zarar eşiklerinin dikkate alınması ilaçların dönüşümlü kullanılması, yararlı böcekleri korumak amacıyla mümkün olduğu kadar seçici ilaçların tercih edilmesi, uygun alet ve tekniklerinin kullanımı, dikkate alınması gereken oldukça önemli hususlardır (Öziş,1997). 

Belli başlı pamuk bitkisi hastalıkları olarak  (Fusarium spp., Alternaria spp., Verticillium spp.), solgunluk hastalığı (Verticillium dahliae), köşeli yaprak leke hastalığı (Xanthomanas campestris) sayılabilir. Solgunluk hastalığı ancak ekim nöbeti, nadas, tarlanın su altında bırakılması gibi kültürel uygulamalarla patojen populasyonu azaltılabilmektedir. En etkin yöntem rotasyon ve solgunluğa tolerant çeşitlerin  kullanılmasıdır (Öziş, 1997., Tezcan ve Ark.1999).

Pamukta önemli yaprak zararlıları olarak pamuk yaprak biti (Aphis gossypii), Kırmızı örümcek (Tetranychus urticae ve T. Cinnabarinus), Pamuk yaprak pireleri (Asymmetrasca decedens, Empoasca decipiens, Tütün tripsi (Thirps tabaci), Tütün beyaz sineği ( Bemicia tabaci), Yeşilkurt (Helicoverpa armigera), Pembekurt (Pectinophora gossypiella, Bozkurtlar (Agrotis segetum ve A. İpsilon) ve Pamuk yaprak kurdu (Spodoptera littoralis) kabul edilmektedir.

Ekimi takip eden 10-15’inci günden itibaren bazı zararlılar bilhassa Thirps, Empoasca yoğunluk kazanmaktadır. Yaprakların kıvrılmasına, gümüşlenmelere, büyüme noktasına zarar vererek çatallanmalara neden olmaktadır. (Resim-6 ve 7) Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünde zararlıların zarar seviyeleri araştırılmıştır. Netice olarak pamukta erken gelişme döneminde sorun olan zararlılar ekonomik zarar eşiğine ulaştığında yapılacak bir mücadele ile en yüksek net gelirin sağlanacağı, yoğun ilaçlamaya gerek olmadığı böylece doğal dengenin korunacağı  sonucuna varılmıştır (Dündar., Sağdemir 1998).

 İleri mevsimde yaprakbiti, kırmızı örümcek, beyaz sinek optimum şartları bulduklarında çoğalabilmekte hatta bazı yıllar epidemi yapmaktadırlar. Ekonomik mücadele eşiğinin tespiti ve mücadele edilmesiyle sorun olmaktan çıkmaktadırlar.

 

5.3.4. Gübreleme

Yetiştirme tekniği içerisinde yer alan en önemli konulardan birisidir. Birim alandan alınan ürün miktarını ve kalitesini artırabilmek için tüm tarımsal uygulamalarla birlikte bilinçli bir gübrelemeye gereksinim vardır. Pamukta N, P ve K olarak bilinen ana besin maddeleri dengeli beslenmede oldukça önemlidir. Bitkilerde vejetatif aksamın gelişmesinde ve protein içeriği üzerinde etkilere sahip olan azot, aşırı kullanıldığında bitkilerin azma gösterdiği, koza açımının geciktiği, hastalık ve zararlılara karşı hassaslaştıkları gözlenmektedir. Fosfor, pamukta özellikle tohum ve lif oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Potasyum ise verimde kalitede, hastalık ve zararlılara dayanıklılığı artırmada, suyun ekonomik kullanılmasında olumlu etkilere sahiptir. Bu 3 ana besin elementleri bakımından pamuğun dengeli beslenmesi sonucunda uygun bir vejetatif gelişmenin sağlanması, çiçeklenme ve kozalı dal sayısının, koza iriliğinin, lif uzunluğu ve sağlamlığının artırılması mümkün olmaktadır.

Yaprak gübreleri ve bitki gelişme düzenleyicileri Ülkemiz pamuk tarımında  son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Pamuk tarımında yaprak gübrelerinin etkisi konusunda bir çok araştırma yapılmıştır. Normal toprak koşullarında yapılan pamuk tarımında yaprak gübrelerinin olumlu bir etkisi olmadığı bu araştırmaların ortak sonucudur. Ancak, yaprak gübrelerinin bitkinin besin maddelerini almakta güçlük çektiği çorak topraklarda ve besin maddelerinin çabuk yıkandığı çok kumlu topraklarda zayıf gelişen bitkilerde kullanılması yararlı olabilir.

Pamuk tarımında, bitki fizyolojisinde amaçlanan yönde değişiklik meydana getirmek için bazı B.G.D. (Bitki Gelişme Düzenleyicisi) uygulaması yaygınlık kazanmaktadır. Bu konuda bir çok araştırma yapılmış ve normal koşullarda B.G.D.’lerin verim ve kalite üzerinde etkili olmadığı, önemli olmayan oranlarda erkencilik sağladığı ortaya konmuştur (%9). Bazı nedenlerle bitki gelişmesi kontrol altına alınamıyorsa bu takdirde bitki gelişme durdurucuların etkisi olumlu olmaktadır.

 

5.3.4.1. Pamuğa Verilecek Gübre Miktarları

Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünde yapılan bir araştırma sonucunda, Ege Bölgesi koşullarında en ekonomik azot seviyesinin Nazilli M-503 ve Nazilli 87 Pamuk çeşitlerinde 11 kg/da, Nazilli 84 pamuk çeşidinde 10 kg/da, Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde  Antalya koşullarında 12-16 kg/da, Adana Pamuk Araştırma Enstitüsünde, Çukurova koşullarında 12 kg/da,  Harran Ovası koşullarında ise en ekonomik azot miktarının 13 kg/da saf azot olduğu ortaya konmuştur. Bu konuda yapılan diğer araştırmalar birlikte değerlendirildiğinde pamuk tarımında 10-12 kg/da saf azot uygulamasının uygun olduğu anlaşılmaktadır.

Pamuk tarımında uygulanacak fosforlu gübre miktarına topraklardaki alınabilir fosfor etkili olmaktadır. Topraktan fosforun yıkanması söz konusu olmadığından toprak analizlerinde fosfor eksikliği ortaya çıkmadığı sürece fosfor uygulanmamalıdır. Yapılan bir araştırmada Büyük Menderes Havzası topraklarının %43’nün fosfor bakımından zengin olduğu saptanmıştır. Tarsus Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü toprak analizinde toprakta 3.5 kg/da üzerinde, Menemen Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü 5 kg/da üzerinde fosfor saptandığında fosforlu gübrelemeye gerek olmadığını bildirmektedirler. Nazilli, Adana ve Antalya Pamuk Araştırma Enstitülerinde yapılan araştırmada, toprakta yeterli fosfor bulunmadığında dekara 5-6 kg. saf fosfor yeterli olduğu saptanmıştır. Potasyum konusunda yapılan araştırmaların sonucuna göre, bazı yörelerde belirlenen kritik seviyeler dışında potasyumun pamuğun verim ve kalitesi üzerinde önemli bir etkisi görülmemiştir. Bu sonuç topraklarımızda yeterli ölçüde potasyum olmasından ileri gelmektedir. Menemen Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü toprakta 30-35 kg/da potasyum bulunduğunda potasyumlu gübrelemeye gerek olmadığını belirtmektedir. Uluslar arası Potas Enstitüsüne (IPI) göre bu sınır 25 kg/da potasyumdur. Toprak analizlerinde potasyum miktarı bu seviyelerin altında ise 6-8 kg saf potasyum verilmesi uygun olmaktadır.

 

5.3.4.2. Pamuğa Gübre Verme Şekli ve Zamanı

Pamuk tarımında mineral gübreler serpme veya bant yöntemiyle uygulanmaktadır. Mineral gübrelerin banda uygulanması besin maddelerinin etkinliğinin korunması bakımından en iyi yöntemdir. Bu yöntemle gübreler gübre mibzeri ile pamuk sıralarının iki yanına sıra boyunca uygulanır. Bu yöntemde gübrenin sıralara 8-10 cm. yakınlıkta ve 6-8 cm. derinlikte verilmesi uygundur. Pamuk tarımında genellikle fosforlu gübreler, potasyumlu gübreler ve azotun ilk yarısı serpme olarak azotun ikinci yarısı banda verilmektedir. Pamuk bitkisinde besin maddeleri en çok çiçek ile koza dönemi arasındaki bir aylık sürede alınmaktadır. Azotun topraktan kolayca yıkanması ve çiçeklenmenin başlaması ile birlikte azot alımının hızla artması pamuk tarımında azotun iki seferde ikinci azot uygulamasının çiçeklenme başlangıcında yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Buna göre azotlu gübrelerin ilk yarısı son diskharrow altına atılıp 8-10 cm. derinliğe karıştırılmalıdır. Azotun diğer yarısı ise çiçeklenme başlangıcında ve 1. Sudan önce verilmesi uygundur. Gübrelerin etki süreleri ve topraktaki hareketi dikkate alındığında  azotun ilk yarısı amonyum sülfat formunda ikinci yarısı amonyum nitrat formunda verilmelidir.

Fosforun Sonbaharda uygulanması ile İlkbaharda uygulanması arasında verim bakımından fark çıkmamıştır. Özellikle İlkbaharda pullukla sürüm yapılmayacaksa, fosfor Sonbaharda pulluk altına uygulanmalıdır.

Topraklarımızda analiz sonuçlarına göre potasyum eksikliği çıkmışsa potasyumlu gübreler azotun ilk uygulamasıyla birlikte  diskharrow altına uygulanmalıdır.

 

5.4. PAMUK BİTKİSİNİN SULANMASI

Pamuk tarımında sulama, bilinçli olarak yapıldığında verim ve kalite üzerinde olumlu gelişmeler sağlayan en önemli tarımsal girdilerden biridir. Sulama, kaliteli ve yüksek verim alınabilmesi için gerekli olan ve doğal yollarla karşılanamayan suyun sağlanmasıdır. Pamuk, yetişme periyodu süresince, yıllara,  bölgeye ve çeşide göre değişen miktarlarda su tüketmektedir. Ekimden çiçeklenme başlangıcına kadar pamuk bitkisi  genellikle sulanmak istemez. Çiçek-koza oluşumu periyodunda ise su sarfiyatı arttığında sulamak gerekmektedir.  Ege Bölgesinde sulama mevsimi Haziran sonlarında başlamakta Eylül ortasında bitmektedir. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünde, pamuk çeşitlerinde bitkiler su istediğinde yapılan normal sulama ile gelişme dönemlerine göre yapılan sulama  karşılaştırılmıştır. Nazilli 84 pamuk çeşidinde çiçek ve koza başlangıcında olmak üzere 2 sulama yapılması 4 defa sulama yapılan normal sulamaya göre %23.7 ürün kaybına neden olmuştur. Ürün kaybı pamuk çeşitlerine göre değişmiş Nazilli M-503 çeşidinde %15.9 olmuştur.

Pamuk tarımında uygulanacak su miktarını pamuk çeşidi iklim ve toprak faktörleri belirlemektedir. Pamuğun su tüketimi konusunda bir çok araştırma yapılmıştır. Nazilli Pamuk Araştırma ve Menemen Köy Hizmetleri Araştırma Enstitülerinde Nazilli 84 ve Nazilli 87 pamuk çeşitlerinin günlük, aylık ve mevsimlik su tüketimleri Nazilli ve Menemen koşullarında saptanmıştır. Nazilli 84 pamuk çeşidinin mevsimlik su tüketimi Nazilli’de 495.7 mm., Menemen’de 469.9 mm., Nazilli 87 pamuk çeşidinin mevsimlik su tüketimi, Nazilli’de 472.0 mm, Menemen’de 599.4 mm olarak saptanmıştır. Sulama suyu gereksinimi ise Nazilli’de, Nazilli 84 için 358.5 mm, Nazilli 87 için 338.0 mm Menemen’de Nazilli 84 için 223.9 mm, Nazilli 87 için 367.5 mm bulunmuştur. Her iki çeşidin aylık su tüketim katsayısı Ağustos ayında en yüksek bulunmuştur. Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Harran Ovasında Carolina Queen pamuk çeşidinin mevsimlik su tüketimini araştırmış ve bu rakam 1.325 mm olmuştur. Sulama suyu ihtiyacı 1148 mm en çok su tüketimi Temmuz ayında günlük 10.6 mm olarak bulunmuştur.

Sıraya ekilen çapa bitkileri için en uygun sulama yöntemi Karık usulü sulamadır. Su tesviyesi gerçekleştirilmiş tarlalarda karıklara sifonlarla verilmektedir. Böylelikle hem su az kullanılmakta hem de bitki sudan daha iyi yararlanmaktadır. Bu yöntemle yıllar sonra karşılaşılması olası çoraklaşma ve tuzlanmalar kontrol altına alınabilecektir (Emiroğlu ve Gürel 1997).

 

 

6. HASAT

Ülkemizde pamuk hasadı tamamen el ile ve genellikle 2 defada yapılmaktadır.  Hasat zamanı, iklim koşullarına, pamuk çeşidine ve ekim zamanına göre değişir. Pamuk hasadına kozaların en az %60’ı açtığında başlanılmalıdır. Pamuk hasadında dikkat edilecek en önemli konu, pamuğun yaş ve çepelli  toplanmamasıdır. Yağışlardan sonra tarlaya girmekte acele edilmemeli ve kütlü pamuk mutlaka bitki üzerinde kurumalıdır. Çiğ olmuşsa, nemli toplanan pamuklar serilmeli ve kuruduktan sonra balyalanmalıdır. Nemli ve kirli toplanan pamukların kalite özeliliklerinde önemli kayıplar olmaktadır.

Ülkemizde üretilen pamukların hasadı genellikle insan işgücü ile toplanmaktadır. İnsan işgücünün kıt ve pahalı olduğu ülkelerde ise pamuklar makina ile toplanmaktadır. Son yıllarda ülkemizde maliyet ve işçi sağlanmasında sıkıntıların ortaya çıkması makinalı hasadı gündeme getirmiştir. Makinalı hasada geçişte başta sosyoekonomik sorunlar ve teknik sorunlar (Çeşit, ekim sıklığı, bitki büyüme düzenleyicileri, hasada yardımcı kimyasallar, sulama şekli, yabancı ot kontrolu ve çırçırlama gibi)  karşımıza çıkmaktadır. Makinalı hasatta toplanan pamuk miktarı saate 4 ile 5 ton arasında değişmektedir. Makinalar çiğ olmadığı takdirde gece gündüz çalışabilmektedir. Sadece gündüz çalıştığında 450-500 işçinin topladığına eşit pamuğu hasat edebilmektedir. Gece de çalışma yapılır ise makina ile 1 sezonda en az 1500 ile 2000 dönüm hasat yapılmış olacaktır. Yaprak döktürücülerin kullanımı sonucu açan bütün kozaların kütlüleri makine ile hasada tabi tutulduktan sonra bile bir miktar pamuk yere dökülmekte, bir miktar da bitki üzerinde kalabilmektedir. Eğer tarla düzgün ve bitki makinalı hasada uygun yetiştirilmiş ise bu kayıpları %2-3 gibi düşük seviyelere indirmek mümkün olabilmektedir. Makinayla toplanmış pamuk daha çepelli olmaktadır. Çırçırlama Saw-gin ile yapılırsa bu çepeller temizlenerek bir sorun oluşturmamaktadır. Makine ile toplanmış pamuk eğer Rollergin ile çırçırlanır ise kütlünün ön temizlemeden geçirilmesi  zorunludur (Emiroğlu ve Gürel 1997., Evcim, 1999, kaynak Sokat,1999).

Hasatta, sentetik önlük veya bohçalar yerine pamukludan mamül önlükler kullanılması çok önemlidir. Sentetik malzemenin kütlüye karışması sonucu, sanayiciler bir çok sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu konuda birliklerde (Tariş gibi) önemli gayretler görülmektedir. Yeni hasat sezonunda pamukludan imal edilmiş önlükler kullanılacağını müjdeliyebilirim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

7. KAYNAKLAR

 

1.       Anonim. 1969-1996. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü Araştırma Proje Sonuçları ve Raporu. Nazilli

2.       Anonim. 1974-1985. Adana Pamuk Araştırma Enstitüsü Araştırma Proje Sonuçları ve Raporu. Adana

3.       Anonim. 1976-1985. Antalya Pamuk Araştırma Enstitüsü Araştırma Proje Sonuçları ve Raporu. Antalya

4.       Anonim. 1987-1995. Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Araştırma Proje Sonuçları ve Raporu. Adana

5.       Anonim. 1987-1995. Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Araştırma Proje Sonuçları ve Raporu. Antalya

6.       Anonim. 1986-1995. Akçakale  Tarımsal Araştırma Enstitüsü Araştırma Proje Sonuçları ve Raporu. Akçakale

7.       Anonim. 1985. Pamuk Yetiştirme ve Islahı Semineri Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları Yayın No:40. Nazilli

8.       Anonim. 1975-1996. Pamuk İstişare Kurulu Raporları. Nazilli

9.       Ateşalp,M.1974 Organik Gübreler. Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayın No:51. Ankara

10.   Aydemir, M. 1968. Azot ve Su Gelişim Faktörlerinin Pamuk Verimine Etkileri. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No: 4. Nazilli

11.   Aydemir, M. 1982. Pamuk (Islahı, Yetiştirme Tekniği ve Lif Özellikleri). Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No: 33. Nazilli

12.    Aykanlı, Ü. 1995. Organik Gübrelerin Azotlu Gübrelerle Birlikte Kullanılma Olanakları, Pamuk, Buğday ve 2. Ürün Mısır Verimine Etkileri İle Toprağın Besin Bilançosu. Köy Hizmetleri Menemen Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No:211. Menemen

13.   Bayındır, E., A.Şahin.1994. Delinte (Havsız) Pamuk Tohumu Kullanımında Ekim Makinalarının Başarısı ve Uygun Ekim Normunun Belirlenmesi. Nazilli Pamuk araştırma Enstitüsü Yayınları. Yayın No:46. Nazilli

14.   Çolakoğlu, H. 1979. Pamukta Besin Maddesi İsteği ve Gübreleme. Bilgehan Matbaası. Bornova

15.   Karaat, H. 1985 Harran Ovasında Pamuk Su Tüketimi. Köy Hizmetleri Şanlıurfa Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No: 24. Şanlıurfa

16.   Kaymak, F., A. Şahin. 1984. Pamuğun Gübrelenmesi. Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No: 35. Nazilli

17.   Özer, M.MS. İ. Dağdeviren. 1986. Harran Ovası Koşullarında Pamuğun Azotlu Gübre İsteği. Köy Hizmetleri Şanlıurfa Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No: 25. Şanlıurfa

18.   Özkara, M.M., A. Şahin. 1993. Ege Bölgesindeki Farklı Sulama Proglamlarının Nazilli 84 ve Nazilli 87 Pamuk Çeşitlerinin Verim ve Bazı Özelliklerine Etkileri. Köy Hizmetleri Menemen Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No: 193. Menemen

19.   Şahin, A. 1985. Pamuk tarımında Gübreleme. Pamuk Yetiştirme ve Islahı Semineri. Pamuk Araştırma Enstitüsü Yayınları. Yayın No: 40. Nazilli

20.   Şahin, A. 1988 Bazı Pamuk Çeşitlerinde Değişik Ekim Zamanlarının Verim ve Kalite Üzerine Etkisi. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, TYUAP Ege Marmara Dilimi Tarla Grubu ABAV Toplantısında Sunulan Bildiri. Menemen

21.   Şahin, A. 1989. Pamuk Tarımında Kullanılan Bazı Kimyasallar. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, TYUAP Ege Marmara Dilimi  ABAV toplantısında Sunulan Bildiri 28-29.Menemen-İzmir

22.   Şahin, A. 1994. Nazilli 84, Nazilli 87 ve Nazilli M-503 Pamuk Çeşitlerinin Azot Gereksinimi. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları. Yayın No:43. Nazilli.

23.   Tosun, G. 1997. Bazı Baklagil Yeşil Gübrelerin Pamuğun (G.hirsutum L.) Tarımsal ve Kalite Özelliklerine Etkisi Üzerine Araştırmalar (Doktora). Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Tarla Bitkileri Ana Bilim Dalı. Bornova-İzmir.

24.   Şahin, A., İ. Ekşi. 1998. Pamuk tarımı Pamuk Araştırma Enstitüsü Yayınları. Yayın No:50. Nazilli.

25.   Sağdemir, A., H. Dündar. 2000. Pamukta Erken Gelişme Döneminde Sorun Olan Zararlılardan kaynaklanan Ekonomik Kayıpların Tespiti. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü Yayınları. Yayın No: 53. Nazilli.

26.   Demirkan, H., 1999. Pamuk Alanlarında Sorun Olan Yabancı Otlar ve Mücadelesi. BÜLTEN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası. İzmir.

27.   Emiroğlu, Ş,H.,A.Gürel. 1997. Pamuk Üreticileri İçin Teknik Bir Sohbet. BÜLTEN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası. İzmir.

28.   Evcim,Ü., 1999. Makinalı Pamuk Toplama ve Makinalı Hasada Uygun Üretim Tekniği. BÜLTEN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası. İzmir.

29.   Hakerlerler, H., D.Anaç, 1994. Bitkilerin Yapraktan Gübrelenmesi, Tarım Uygulama ve Araştırma Merkezi. Yayın No: 19. İzmir.

30.    Kaynak, M.A., 1997. Ege Bölgesinde Pamuk tarımının Sorunları ve Çözüm Yolları. Söke Tarım ve Çevre Sempozyumu.2-3 Eylül 193-202.

31.   Öziş,Z. 1997. Pamuk Hastalıkları, Zararlıları ve Yabancı Otlar. BÜLTEN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, İzmir.

32.   Sokat, Y., 1999 Pamuk tarımında Defoilant Kullanımı. BÜLTEN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, İzmir.

33.   Şahin, A., M.N.Kıvılcım. 1999 Pamuk tarımında Yeşil Gübrenin Önemi. BÜLTEN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, İzmir.

34.   Tezcan, F., E, Onan, M.A.Göven, 1999 Ege Bölgesi Pamuk Alanlarındaki Hastalık ve Zararlılar ile Çözüm Yolları, BÜLTEN, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, İzmir.

35.   Yalçın, İ.,R, Uçucu., 1999. Pamuk Tarımında Değişik Toprak İşleme ve Ekim Tekniklerinin Filiz Çıkış, Verim ve Lif Özellikleri Üzerine Etkileri. Adnan Menderes Üniversitesi. Koçarlı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PAMUK ÜRETİM TEKNOLOJİSİ VE TARIMSAL EKO SİSTEME ETKİSİ

 

ÖZET

1-GİRİŞ

2-PAMUK BİTKİSİ İKLİM İSTEKLERİ

   2.1.Sıcaklık 

   2.2. Güneş Işığı

   2.3. Yağış

   2.4 Rüzgar

3.PAMUK BİTKİSİ TOPRAK İSTEKLERİ          

   3.1.Toprak Reaksiyonu (pH)

   3.2. Tuzluluk

   3.3.Organik Madde

4.ROTASYON (Ekim Nöbeti)

5.PAMUK BİTKİSİ ÜRETİM TEKNOLOJİSİ

5.1. Tarlanın Ekime Hazırlanması

   5.1.1.Sonbahar Hazırlığı

      5.1.1.1.Tarla Temizliği

      5.1.1.2.Tesviye

      5.1.1.3. Dip Kazan

      5.1.1.4. Sonbahar Toprak İşlemesi

                   5.1.1.4.1.Yeşil Gübrenin Pamuk Bitkisinin Son Suyundan Önce Ekilmesi

                   5.1.1.4.2. Yeşil Gübrenin Pamuk Bitkisinin Sonbahar Hazırlığı Esnasında

                                    Ekilmesi

   5.1.2. İlkbahar Hazırlığı

             5.1.2.1.Pamuk Bitkisi Son Suyundan Önce Veya Sonbahar İşlemesi Sırasında Fiğ

                         Ekilmiş ise

             5.1.2.2. Sonbahar İşlemesi Yapılmış Fiğ Ekilmemiş Alanlar

             5.1.2.3. Yabancı Ot Mücadelesi

                          5.1.2.3.1. Çıkış Öncesi Yabancı Ot Mücadelesi

                          5.1.2.3.2. Çıkış Sonrası Yabancı Ot Mücadelesi

5.2.PAMUK EKİMİ

      5.2.1. Pamuk Tohumluğu

      5.2.2. Pamuk Çeşidi

      5.2.3. Ekim Zamanı

      5.2.4. Ekim Yöntemi

      5.2.5. Kullanılacak Tohum Miktarı

      5.2.6. Ekim Derinliği

      5.2.7. Ekim Sıklığı

5.3. BAKIM İŞLERİ

       5.3.1.Kaymak Kırma

       5.3.2. Çapalama

       5.3.3. Hastalık ve Zararlılarla Mücadele

       5.3.4. Gübreleme

                 5.3.4.1. Pamuğa Verilecek Gübre Miktarları

                 5.3.4.2. Pamuğa Gübre Verme Şekli ve Zamanı

5.4. PAMUK BİTKİSİNİN SULANMASI

6. HASAT

7. KAYNAKLAR