Yayın Adı

FEOGA VE TÜRKIYE'DE UYGULANABILIRLIĞI

Yazarlar S. Tan - B. Şener - S. Aytüre
Yayın Tarihi 1999
Yayın No 38

25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu kurulmuştur. Topluluğun amacı, üye ülkelerin ekonomik politikalarının birbirine yaklaştırılarak  bu ülkeler arasındaki sıkı ilişkilerin ve yaşam düzeylerinin dengeli ve devamlı olarak gelişmesinin sağlanmasıdır. F. Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg tarafından kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğuna 1 Ocak 1973'de İngiltere, İrlanda, Danimarka, 1 Ocak 1981'de Yunanistan, 1 Ocak 1986 İspanya ve Portekiz, 1 Ocak 1995 yılında ise Finlandiya, İsveç ve Avusturya katılmıştır. Altı ülke ile kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu mevcut genişlemelerle bugün 15 ülke olmuştur. Türkiye, Avrupa'da gerçekleşen siyasi bütünleşmenin dışında kalmamak,  ihraç ürünleri için genişleyen sürüm olanakları sağlamak ve ülke kalkınmasında gerekli kolaylıkları temin etmek amacıyla 31 Temmuz 1959'da Avrupa Ekonomik Topluluğuna katılmak için başvuruda bulunmuştur. Bu başvurudan sonra taraflar arasında bir ortaklık kuran Ankara Anlaşması 12 Eylül 1963'de imzalanarak 1 Aralık 1964'de yürürlüğe girmiştir. 14 Nisan 1987'de Türkiye tam üyelik için başvuruda bulunmuştur, fakat Türkiye'nin ekonomik ve politik durumunun katılmaya henüz uygun olmadığı ifade edilmiştir. 6 Mart 1995'de Türkiye-Avrupa Birliği Ortaklık Konseyi toplanarak  Gümrük Birliği'nin nasıl işleyeceğine ilişkin ilkeler belirlenmiştir. Böylece 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren Türkiye için Gümrük Birliği süreci başlayarak Türkiye- Avrupa ilişkileri yeni bir döneme girmiştir. Son olarak 10 Aralık 1999 tarihinde yapılan Helsinki Zirvesi ile Türkiye'nin adaylığı resmen tanınmış ve tam üyelik şartları belirlenmiştir.

Avrupa Birliği'nde tarım sektörü, üye ülkelerin ekonomi ve politikaları açısından büyük öneme sahiptir. Tarım, Birliğin gıda ihtiyacını sağlayan önemli bir sektördür. Tarımsal kesimde gelir dalgalanmalarını önlemek ve bu kesimde çalışanların refah seviyelerini yükseltmek bu konuda izlenecek politikalara bağlıdır. Dolayısıyla Gümrük Birliği Politikası, Ortak Ticaret Politikası, Ortak Rekabet Politikası, Ortak Ulaştırma Politikası ve Ortak Para Politikası gibi Avrupa Birliği'nin genel politikaları  arasında en önemli olanı Ortak Tarım Politikasıdır.

Ortak Tarım Politikası ile piyasaların açılması, arzın istikrara kavuşturulması ve geniş bir pazar içinde ortaya çıkacak avantajların optimum kullanımı şeklinde yararlar sağlanması amaçlanmıştır. Böylece Roma Antlaşmasının 3/d maddesinde tarımda ortak bir politikanın tesisi öngörülmüştür.

Ortak Tarım Politikasının ilk ciddi adımları 1960-1964 yılları arasında atılmış olup, 1962'de Avrupa Tarımsal Yönverme ve Garanti Fonu (FEOGA) kurulmuştur. Bu Fonun kuruluş amacı Roma Antlaşması ışığında tarım politikasının amaçlarının gerçekleştirilmesi için ortak bir finansman kaynağı oluşturmak, tarımsal talebi denkleştirmek, fiyat politikasını düzenlemek ve tarımsal alt yapıyı geliştirmektir.

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olarak katılması halinde sanayileşmiş bir toplumla ekonomik birleşmenin bazı olumsuz sonuçları olabilecektir. Bu yüzden gerek tarım gerekse sanayi kesiminde yeterli düzeye gelinebilmesi için sosyal altyapı yatırımlarının geliştirilmesi, yeterli teknik ve bilgi düzeyine gelinmesi gerekmektedir. Bu konuda yapılması gereken şeylerden biri tarımda ortak bir finasman sağlayarak, yapılan harcamaların tarımsal altyapı problemlerine öncelik verecek bir şekilde rasyonel dağılımının sağlanmasıdır.

Bu çalışmanın amacı Avrupa'da tarımın finansmanı ve organizasyonu konusunda önemli role sahip olan Avrupa Tarımsal Yönverme ve Garanti Fonu'nun incelenerek böyle bir fonun Türkiye'de uygulanabilirliğinin araştırılmasıdır. Türkiye'de tarımda ortak bir finansman sağlanması, tarımsal harcamaların en rasyonel şekilde kullanılarak alt yapı problemlerinin çözümlenmesi, üretici ve tüketicinin karşılıklı garanti altına alınarak henüz % 40 civarında olan tarım nüfusunun hayat standartlarının yükseltilmesi açısından önemli bir konudur.

Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Avrupa Tarımsal Yönverme ve Garanti Fonu'nun kuruluşu, amaçları, idari yapısı, bölümleri ve bütçe içindeki önemi incelenmiştir. İkinci bölümde Türkiye'de tarıma yapılan harcamaların miktarı ve bu harcamaları koordine eden kurum ve kuruluşların tarımsal harcamalar üzerindeki rolü incelenmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise böyle bir fonun Türkiye'de uygulanıp uygulanamayacağı hakkındaki yorumlar değerlendirilmiştir.

 

Yayının tamamını alabilmek için lütfen bizimle irtibata geçiniz