Prof. Dr. Kaya Boztok, meşe mantarının Uzakdoğu ülkelerinde lezzet ve tıbbi özellikler nedeniyle tüketim tercihleri açısından ilk sırada yeraldığını söyledi. Boztok, "Çin, Japonya ve diğer Uzakdoğu ülkeleri yabani meşe mantarlarının anavatanıdır. Meşe mantarının yetiştiriciliği MS 1100 yılında Çin'de başlamıştır. Günümüzde Çin, Japonya, Kore gibi Uzakdoğu ülkelerinde ve ABD'nin de dahil olduğu birçok ülkede yetiştiriciliği yapılmaktadır" dedi.

Meşe mantarının, ağaç kütüklerinde en az 6 ayda yetiştiğini hatırlatan Boztok, plastik torbalarda ise 2 ayda yetiştiğini bildirdi. Boztok, bundan sonraki aşamada bu yetiştiriciliğin üreticiye tanıtılmasına ve yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalara başlanacağını belirtti.

Meşe mantarının sağlık sektöründe de önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Boztok, şöyle konuştu:

"Meşe mantarının içerdiği lentinan maddesiyle, kansere karşı savaşta önemli olduğu bilinen, bağışıklık mekanizmasının güçlendirilmesi üzerine tıbbi çalışmalar yapılmaktadır. Bir polisakkarid olan letinan çeşitli bakteri, mantar, virüs ve parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlara karşı vücudun güçlendirilmesinde yararlı olmaktadır. Hatta bu özelliği ile AIDS hastalığına karşı da etkili olduğu bilinmektedir. Meşe mantarının içerdiği eritadenin maddesi kolestrol, trigliserit ve fosfolipid seviyesini düşürücü etkiye sahiptir. İçerdiği ergosterol güneşte D vitaminine dönüşerek, kemik ve kas gelişmesinde rol oynar."

Yüksek lisans öğrencisi Neşe Erkip ise, plastik torbalarda meşe mantarı yetiştiriciliğinin en büyük avantajının pek çok organik atığın besin ortamı olarak değerlendirilmesi olduğunu kaydetti. Meşe mantarının torba kültürü ile yetiştiriciliğinde odun talaşı, hububat daneleri, kepek, mısır koçanı, kullanılmış çay yaprakları gibi organik materyallerin kullanıldığını vurgulayan Erkip, taze olduğu kadar kurutulmuş olarak da tüketiminin yaygın olduğunu ifade etti. Erkip, kurutulmuş mantarın suda bekletildiğinde tekrar eski yapısını kolaylıkla kazandığını dile getirdi.